KSİAD Küçükçekmece Sanayi ve İş Adamları Derneği
Aile şirketlerinin nasıl sağlıklı bir şekilde kurumsallaşması gerektiği ve doğru liderlik üzerine önemli bilgilerin paylaşıldığı panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Mahmut Paksoy; aile şirketlerinin Türkiye ve dünyada ciddi bir oranda olduklarını, bazı devasa dünya şirketlerinin de birer aile şirketi olduğunu belirtti.
Türkiye’de istihdamın yüzde 75’inin aile şirketleri tarafından sağlandığı bilgisini paylaşan Paksoy; ekonomideki yeri bu denli ağırlıklı olan şirketlerin devamlılığının da oldukça önemli olduğunu ifade etti.
“Değişime ayak uydurabilenler kalıcı olabilir”
Aile şirketlerinde ikinci kuşağa devirin yüzde 30, üçüncü kuşağa devirin yüzde 12, üçüncü kuşağa devirin ise yüzde 3 civarında olduğu bilgisini veren Paksoy; “İşletmeler kalıcı olabilmek için değişime ayak uydurabilmelidir” dedi.
Kişisellik ve keyfilikten uzak bir yönetim anlayışının şart olduğunu belirten Prof. Dr. Paksoy; “İşletmeler kurumsallaşırken aile üyeleri de kurumsallaşabilmelidir” tespitinde bulundu.
“Kurumsallaşma sona ermeyecek dinamik bir süreçtir”
Kurumsallaşmanın dinamik bir süreç olduğunu, bu nedenle asla sona ermeyeceğini belirten Paksoy; kurumsallaşmanın düzeyleri vardır ama yüzde 100 kurumsallaşmış bir şirket yoktur. Kurumsallaşma her zaman devam etmesi gereken bir süreçtir” diye konuştu.
Etkili bir kontrol ve denetim sisteminin son derece önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mahmut Paksoy; “İnsan kaynakları ve muhasebe sistemleri düzgün bir şekilde kurulmalıdır. Kurumsallaşma aile bireylerinin işleri tamamen profesyonellere devretmesi değildir. Denetim işlevi devam ettirilmelidir” dedi.
Paksoy, şirketlerde yönetim devrinin nasıl olacağının belirlenmesinin de son derece önemli olduğunu vurguladı.
Dr. İlhami Fındıkçı: Lider değişimi yönetebilmelidir.
Ailenin duygu kökenli bir yumak, işletmelerin ise mantık kökenli yapılar olduğunu ifade eden Dr. İlhami Fındıkçı ise bu çelişkinin iyi yönetilmesi gerektiğini belirtti ve “Geçinemezsek yönetemeyiz” dedi.
İlk kurucuların genelde her şeyi yaptıklarını belirten Fındıkçı; “Lider değişimi yönetebilmelidir. Lider en son kendini düşünen olabilmelidir ve ailenin diğer bireylerini de ileriye taşıyabilmelidir. Lider ayıran değil, birleştiren olmalıdır” diye konuştu.
Gelin ve damatlara dikkat!
Damat ve gelinler mümkünse aile şirketlerine dahil edilmemesi gerektiğini söyleyen Fındıkçı; “Eğer gerçekten getirilecekleri pozisyonları hak ediyorlarsa ve onların birikimine ihtiyaç varsa gelin ve damatlar da aile şirketlerinde görev alabilir. Ancak birçok örnek üzerinden varılan sonuçlar gelin ve damatların şirket bünyesine alınmasının olumlu sonuçlar doğurmadığı şeklindedir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Kadri Mirze: Kişiler değil, sistem önemlidir
Türkiye’de şirketlerin yüzde 99.88’inin küçük ve orta ölçekli olduğunu, bunların büyük çoğunlunun ise aile şirketleri
olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Kadri Mirze; “Bu nedenle aile şirketlerinin ve bu şirketlerin kurumsallaşmasının son derece önemli olduğu tespitinde bulundu.
Kurumsallaşmış firmaların sistem temelli yapılar olduğunu ifade eden Mirze; “Kurumsal yapılarda kişiler değil, sistem önemlidir” dedi. Şeffaflığa da vurgu yapan Mirze; “Şeffaflık tüm şirket sırlarının herkese açılması anlamına gelmez. Profesyonel yöneticiler atamak da şirketleri bırakıp, teslim etmek anlamına gelmez. Şirket sahipleri ve aile üyeleri gerekli denetimleri yapar yine” diye konuştu.
“İş tanımlarının yapılması gerekir”
Mirze; pozisyon, görev ve işlerin tanımlandırılmasının önemli olduğunu; pay sahipliği ile yöneticiliğin de birbirinden ayrılması ve etkin bir raporlama sisteminin oluşturulması gerektiğini de belirtti.
